Hubert De Givenchy, Balenciaga’daki stajının ardından kendi markasını kurmaya karar verir. Arkadaşları aman sakın ha kendi adını koyma, biz bile zor söylüyoruz derler. Kehanet gerçek olmuştur, ama zor okunan ismi bile üstün yetenekli genç Hubert’in başarısına engel olamamıştır. Givenchy, Fransızlar tarafından Jivanşi şeklinde okunur, ayrıca dünyanın tüm ülkelerinde yüksek sosyete tarafından da Jivanşi şeklinde okunur. Çünkü bugünkü yaygın kanının aksine Givenchy bir parfüm markasından çok bir Houte Couture tasarım evidir. Çok sevdiğiniz Tiffany'de kahvaltı filminde Audrey Hepburn üstünde sadece Givenchy taşımıştır. Dünyanın her şık alışveriş caddesinde Jivanşi diye okunur. New York jet sosyetesi Jivanşi derken Macys’den parfümünü alan New Yorklu genç kızlar Civençhi diye telaffuz edebilirler. İngilizce okunuş olarak doğrudur. Yani bu bir İngilizce, Fransızca meselesi değildir, markaların nasıl okunduğu, nereli olduğunuzdan daha çok besin zincirinde , yani toplumsal katmanlarda nerede yer aldığınızla ilgilidir.
İstanbul’da İstinye Park’ta Beymen’e gittiniz, parfüm reyonunda Moschino cheap and chic şişesini isteyeceksiniz, tezgahtara lütfen bana şu köşedeki Mosçino’yu uzatır mısınız dediniz. Yandınız. Tezgahtardan iyi servis alamazsınız. Doğrusu Moskino'dur. Belki kolejde İngilizce okudunuz ama İngilizce bilginiz sizi bu sahalarda yalnız bırakır, çünkü her nedense bu lanet tasarımcıların çoğu ya Fransa ya İtalyan topraklarından çıkarlar. İtalyanca C harfinin Ç okunduğunu bir yerlerden duydunuz ve Mosçino dediniz. Ama İtalyanca C den sonra H geldiğinde, C harfinin Ç değil K okunduğunu bilmiyorsanız siz en iyisi akıl yürütmeyin. Yarı cahillik en fenasıdır, bilmiyorsanız sormak en iyisidir. Tezgahtara bana şu şişeyi uzatır mısınız, dedikten sonra bu nasıl okunuyor demek mutluluğa giden ilk adım olabilir 😊 Hem o zaman akşamüstü Zorlu’daki garsondan bruşetta istemeyi bırakabilirsiniz, o kıtır ekmek üstündeki zeytinyağlı domateslere brusketta demeyi öğrendiniz çünkü.
Bu konularda, siz siz olun kimseyi düzeltmeyin, kimse düzeltilmekten hoşlanmaz. Size servis yapan garson da buna dahildir. Bruşetta demekte ısrar ederse, siz yemenize bakın, sonuçta İlber Ortaylı değilsiniz, ders vermeniz gerekmez. Eğer hatayı yapan arkadaşınızsa hatasını doğrudan söylemeden kendi cümlenizin içinde bir iki kere doğrusunu söylemeniz yeterlidir. Anlayan anlar, anlamıyorsa zaten o konu sizi aşar 😊
Bir dilin doğru kurallarıyla doğru telaffuz edilmesi her zaman işe yaramaz. Doğruları söylemek her zaman doğru değildir, çirkin bir dostunuza sen pek güzel değilsin demek, doğru söz yanlış davranıştır mesela. Hermes buna iyi bir örnektir. Fransızcada kelimelerin başındaki H okunmaz. Dolayısı ile Fransızlar Hermes’i Ermes diye okurlar. Ama İstanbul sosyetesi mensupları çoğunlukla Hermes diye okur, Dame De Sion mezunu bile olsalar. Ermes diye telaffuz eden de vardır gerçi. Bırakın onlar karışık kullansınlar. Sizin üzerinizde iyi durmayabilir, Ermes demek biraz ukalaca görünür. Paris’e mesela Paris'liler Pari derler ( sondaki S okunmadığı için ), bırakın onlar desinler, siz Paris demeye devam edin.
Louis Vuitton, için sadece Lui Vitton deyin sonuna S koymayın, Chanel, Gucci, Burberry ve diğerlerini yazmıyorum , çünkü onları zaten biliyorsunuz. Çünkü çok maruz kaldınız. Bilmediğiniz isimleri kullanmayın, mecbur değilsiniz, tezgahtarlara doğrudan sormaktan da çekinmeyin. Herkes 8 yaşında annesinin yanında Paris’te alışverişe gitmiyordu. Görgü denen şey yaşayarak öğrenilir, okuyarak değil, bol bol gezin, yaşayın, güçlü olun, bilmediğiniz şeye bilmiyorum derseniz bildiklerinizin kıymeti artar.
İyi pazarlar
Mary C
Caddebostan Ocak 2020
Çok güzel dile getirmissiniz.ben de söylemeyi beceremiyenlerdenim.bu yüzden hep satıcıdan ürünün yerini tarif ederek ürünü isterim .telaffuz ederken bir yanlışlık yapmamak adına .yazıyı yazanın kalemine sağlık .aydinlandim . teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim
Bir imla düzeltmesi de benden üstteki yorumu yazana gelsin:
Türkçede özel isimlere getirilen yapım ekleri ve bu yapım eklerinden sonra gelen çekim ekleri kesme işareti ile ayrılmaz.
Türkçe’ de değil Türkçede olmalı.
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmalı.
Selam ,
Aydınlandık, öğrendik, seviye atladık sayenizde (şaka yapmıyorum) Fransızca ve İtalyanca güzel hava basmışsınız ama Türkçe’de direk ve direkt asla aynı şeyi ifade etmezler naçizane siz de bu tarz imla hatalarına dikkat edin malum dilimiz Türkçe , umarım biliyosunuzdur da klavye azizliğidir!!! Hoşçakalın